serum fizyolojik filan var mı evde, ya da gözyaşı damlası..yoksa bir görün doktora mutlaka. varsa da görün tabii.

benim de olmuştu yanan külden, arabada içicem derken. yattım uyudum ertesi güne bişi kalmamıştı ama yanlış yönlendirmeyeyim de tabe. geçmiş olsun :)

3.

1 veya 2 den birini seç derim ama bana da 2 iyi geldi.

2

1 ya da 2.

1

2

1 ve 2'den ötesi yalan.

4 güzel geldi bana.

sıralıyorum; 3-1-2-4

3

rorschach severim ve 3 ne güzel poster öyle.

1 diyorum.

Denemeden almayın lens. O çok övülen Acuvue Oasys benim gözlerimi mahvetti. Purevision kullandım, Air Optix şu an kullanıyorum ve ikisinden de inanılmaz memnun kaldım. Göz hastanelerinde birer çift sağlayıp test ettiriyorlar genelde, kendinize en uygun olanını keşfedip öyle alın mutlaka.

Kolay gelsin.

acuvue oasys gözümü en çok yakan lens olmuştu. genellikle özellik eklendikçe rahatsızlık artabiliyor (bende en azından öyleydi). hemen hemen bütün lensleri denedim hatırlayabildiğim kadarıyla en rahatı yazıldığı gibi purevision idi.

oasys beni de yamultmuştu zamanında, purevision kullanıyorum ben. air optix te rahatsız etti beni.

bana da sadece acuvue oasys yarıyor mesela. test etmeden almayın gerçekten kişiye göre değişiyor.

www.lensmarket.com tester gonderiyor ucretsiz. Fiyatlari da uygun. Ben lensimi oradan aliyorum. Purevision kullandim, bilgisayar basinda nahvediyodu gozumu, kesinlinle duramiyordum. Ama oasys takinca oh be dunya varmis dedim, ilk defa gozumde lens oldugunu unutur hale geldim.

oasys'ten purevision 2 hd'ye geçtim. hd falan değil ama daha rahat.

ben yıllardır acuvue oasys kullanıyorum. arada görüntü bulanıklaşıyor ve gözlerimi sulandırıyordu. purevision hd, night & day ve air optix aqua hakkında gördüğüm olumlu yorumlar sonucunda bu 3 lensi de denedim. fakat 2 saatten fazla gözümde tutamadım. mecbur yine oasys'e dönüş yaptım. gün gelecek daha iyisi çıkacak diye bekliyorum :(

1-mezun olmadıysan dahi yüksek lisansa başvurabiliyor olmalısın. en kötü ihtimal dediğin belgeleri gösterirsin.
2-bölümdeki hocalara ielts denkliğinin geçerli olup olmayacağını sor. son saniyeye bırakma yani işi. en azından düşünüp evet ya da hayır deme durumları olur.

doktora gitsen..

pterjum
Pinguecula

genel olarak, "Başarılı", kaideyi bozmayacak ancak şöyle bir sallayacak kadar yamuklarına şahit olmuşluğum var.

edit, bırak tanımayı etmeyi compumaster benzeri biri harici moderatörler kimlerdir hiçbir fikrim yok

Hayır.
Sebep: Duyuru silmedeki keyfiyet problemi.

Moderatörlerden sevdiklerim var, zira az önce kendisine özelden de bunu ilettim :)
Ancak uygulamada hayır. Keyfe kader uygulamalar oluyor maalesef. Bir kullanıcıda farklı, diğer kullanıcı için farklı moderatör tarafından farklı uygulama olabiliyor. Keşke böylesine güzel bir yer bunu aşabilse.

evet. beklentiyi yüksek tutmuyorum. bu hayır diyenler sanıyorum ki moderasyon denen olayın botlar tarafından yapıldığını falan düşünüyor böyle hata fln olmayacak. enteresan ya. burası devletin resmi forumu değil sonuçta her moderatörün durumları kendine göre yorumlaması kadar normal bi şey yok.

edit: ehe, ben otorite miyim ya benden etkilensinler, komikmiş.

ok cevabım şöyle;
her moderatörün olayları farklı yorumlaması bana normal geliyor, memnunum.
oldu mu?

bu arada moderatörlere ben farklı bir hesabımdan sitemkar bir duyuru açmıştım. bir iki özelden mesaj aldım, konu ile ilgilenmeye çalışan moderatör arkadaşlar da vardı sağ olsunlar. bilmeden mükerrer duyuru açmışım. bir süre sonra giriş yapmaya çalıştığımda üyeliğimin silindiğini gördüm. He, bu da hoş değildi tabii.

xenophobe insanların özgür düşüncesini baskılayan yorumlar yazmazsan sevinirim. Bu uyarı herkes için geçerlidir. ''Evet diyenleri anlamıyorum'' ya da ''hayır diyenleri anlamıyorum'' şeklinde insanlara yüklenmeyin, kendi düşüncenizi belirtmekle yetinin lütfen.

İdare ediyorlar, bazen sırf biz buradayız demek için duyuru/cevap sildiklerini düşünüyorum.

bana zararları dokunmadı ama geçen hafta duyurumun üstte kalması için mesaj attığım iki mod beni sallamadı; gözüme görünmesinler. onun dışında sıkıntı yok gibi, yeter ki bayıcı ek kurallar getirmesinler..

bence işlerini gayet de güzel yapıyorlar.

memnunum. mesajlarımı / sorularımı yanıtsız bırakmıyorlar, ortamın dingonun ahırına dönmesini engelliyorlar ve bu işi "iş" olarak yapmıyorlar.
daha ne olsun.

memnunum, çok fazla duyurum silindi iletisi gördüm ama saçma sapan sorular sormama rağmen henüz bana bulaşan olmadı, hatta acil diye açtığım başlığı düzeltmeler bile oldu daha anlaşılır biçimde.

sen tam olarak ne almak istiyosun abi? bütçe nedir? ne için alacaksın(öğrenci evi, evlilik, hediye)? bunları söylersen daha güzel olur.

çektiğin büyük çile bu arada, allah kolaylık versin.

koçtaşın en büyük mağazası kartal sahilde. kartal - kadıköy minübüsleri (kadıköy - pendik) seni yakınında indirirler. 5 dk. yürürsün.

şindi, poli ne bilmiyorum, en büyük koçtaş'ı da, eskidji'nin de ancak önünden geçtim. ama şöyle bir rotayla gününüzü değerlendirebilirsiniz.

havalimanı metrosuyla kartaltepe'ye gidersiniz, ikea var praktiker var(koçtaş'a hiç girmedim ya koçtaş praktiker filan aynı yolun yolcusu dükkanlar sanırım) kocamanlar. forum istanbul'da dibinde onların isterseniz bakarsınız.

neyse işiniz bitince metroya binip otogar'da inerseniz 10 dakikalık bir yürüyüşle bauhaus'a varabilirsiniz.

neyse, sonra yine metroya dönün, pencereden filan bakın işte, alışveriş merkezleri, elektronik marketler var lazımsa inersiniz. neyse, yenibosna'da inin, en son oradan 10 dakika mesafedeki eskidji için servis kalkıyordu ona binersiniz. bide yenibosna'da elektonik spotçusu vardır, şurası diye gösteremem ama kime sorsanız gösterir bir yer sanırım, orada spot elektronik ürünler bulabilirsiniz.

koçtaş her zaman en ucuz değil, bunu bil evvela. mobilya için modoko ve imes taraflarına bakabilirsin. ümraniye. beyaz eşya için hemen hemen her semtte az çizik gibi beyaz eşya satan spotçular oluyor. aynı zamanda mobilyacıların teşhir ürünleri oluyor (mudo ve tepe'de mesela) onlara bakabilirsin şayet teşhir ürünü kullanırsan. kartal koçtaş'ta koltuk yok bildiğim kadarıyla.

erkek çocukların arabaya ilgisi yadsınamaz. uzaktan kumandalı ya da düz bi araba alın derim ben.

Araba iyidir. Yaratıcılığını da geliştirelim derseniz maketini alın kendi yapsın kendi arabasını. Hatta bir de boyasın. Fakat ona eşlik etmek de gerekir.

tabii ki lego.

Legoyu geçen sene almıştım :)

mini puzzle'lar olabilir.

action man tarzı

konser verilen alanlarda tek başına eğlenmek daha iyi olabilir. ghetto ve balans mesela..ya da babylon.

haftada 45 saate kadar normal sayılıyor zaten. 45 saati geçiyor musunuz?
işten çıkanlardan daha detaylı bilgi alabilirsin bence.

anadolu yakası değil ama boğaziçi üni hisar kampüsü çok güzel oluyor.

mihrabat korusu.

haydarpaşa tren garında resim çektirenler oluyor. ilginizi çekerse.

kasırlar bu iş için ideal oluyor genellikle.

fenerbahçe dicem ama parkın içi çiçekler böcekler uyar mı bilemedim.

boğaziçi ünv hisar kampüsü'nde fotoğraf çektirilecek yer yok ki? güney kampüs'te var. oraya gidebilirsiniz.

ulus parkı..

emirgan tarafında belediyenin işlettiği köşkler var. beyaz köşk, sarı köşk, renk renk :) bir göz atılabilir

harbiye, elmadağ tarafları olabilir. aynı şekilde osmanbey, kurtuluş, feriköy civarları da yakındır.

evet nişantaşı pahalı. kurtuluş, feriköy, bomonti falan güzel ve yakın yerler.

kurtuluş, feriköy, osmanbey.

kurtuluş tarafını bilmiyorum ama fulya iyidir, yakındır da. seçenekler arasında olabilir.

yok canım abartmayın yetişirsiniz tabi.

abartmayın demişsiniz ama daha önce bu sebeple bir yer uçuş kaçırdığım için soruyorum, gideceğim yeri bulamadım, meğer yanlış terminaldeymişim, dışarı çıkmama izin vermediler ve sonra bir gün kadar havaalanında yaşamak zorunda kaldım. frankfurt için çok büyük olduğunu okudum haliyle gözüm korktu birden.

aktarma nereye olacak girişte pasaport kontrolune gireceksen bazen kuyruk oluyor ve umurunda değil ordaki polisin. acele etmekte fayda var gerekirse lounge da oturursun. bende 1 tane kaçırdım lufthansa idi münihe aktarıp ordan yolladılar schengen içi idi.

hmm o şanssızlık olmuş.. yani frankfurt büyük evet ama normal şartlarda gidersiniz terminale yani ne kadar sürebilir. 1 saatiniz varmış zaten, rötar filan olursa sıkıntı olabilir ama bekletebilirler belki o tarz durumlarda uçağı, bildirirseniz geleceğinizi.

gostak istanbul'dan porto'ya gideceğim frankfurt üzerinden, portekizden alınma schengen vizem var

frankfurt havalimanı acayip büyüktü hatırladığım kadarıyla. sallanmasan iyi edersin, zira uçaktan in belgelerini ver, vs derken zaten yarım saat geçiyor.

evet en basiti söylendiği gibi üçe bölmek yüzeyi. olmadı ayrı bir yerde 1-2 mm kalınlığında çiz barkodu sonra getir kitabın üstüne koy. ilk seçenek daha mantıklı ve pratik yalnız.

3. boyutu olmayan birşeyi başka türlü koyamıyorum yani ha..

tüh.

koyabilirsin. kitabın yüzeyini üçe böl, ortasını farklı renk yap. sende olmadıysa bir sebebi vardır ama normalde yapabiliyorsun. o yüzden dedim 1-2mm kalınlık ver diye..

Bahariye caddesinde yukarı doğru çıkarken sol kolda.

atlantis'te film izlemenizi tavsiye etmem, şayet konu filmse.

kan vermelisin dostum..

bol su iç ve doktora görün


www.terleme.com

botoks yaptırıyorlar, geçici olarak işe yaradığını duymuştum. bir de aşırı terlemenin sebebi bulunmalı. bir duruma bağlı değilse tereson, vs kullanabilirsin acil durumlarda.

benim ellerim dışında heryerim terliyor işte hayvan gibi kıllıyımdır ama benden daha kıllı ayılar gördüm adamlar gram ter yok benim durumum çok mistik amk.

kılların tere etkisi olur yahu. önce onları bi yok et dostum.

evet spor terlemeyi düzenliyor.

aynen spor şart eyvallah cevaplar için.

yapılmışı var...

(bkz: o kadar terlemek ki bölgesel yağışlara neden olmak)

doktora gidiceksin. doktor uygun bir tedavi yöntemi uygulayacak. arkadaşımda da vardı aynı sorun, doktora gidince düzeldi.

ingilizce bilen yok mu ki?

ingilizice değil ki bu ? tamam ingilizce kelimeler kullanılmış ama.

biz biliyoruz da bence konuştuğun kişi bilmiyor :)

@arnatuile ben de anlamadım ki google çeviriden tarzanca çeviri mi yapıyor acaba?

@freebird5406_2 hacı bence de ingilizce den biraz anlarım ama bu cümle işten çıkarken am günü yağ gibi birşey herhalde

hiç zaman kaybetmiyorsun, oo bi sürrü de çikin kız eklemişin, seni kazanova gibi bişi anladım ben. heralde bahsettiği bi facebook vs ye ekleme diye tahmin ediyorum.

rus feysbukları böyle oluyor işte türk kızlarına benzemiyor di mi?

@SAMCRO mübarek adamsın aynen dediğin gibi şimdi kurdum inci de olaydı şukun filan eksik etmezdim lan çirkin dediği kızlar da güzel bunun yeminle bu konuştuğum kız ama ayrı birşey çok tatlı

inverterda 2 ufak motor var. gerekmediği zaman(içerisi istediğiniz sıcaklığa geldiği zaman) bir tanesi duruyor. falan filan gibi bişey okumuştum. ama her halükarda acayip az elektrik tüketiyor. şöyle ki arçelik'in bile inverter serisi güzel. bir de bosch falan aldığınızı düşünün.

inverter'ın mantığı motorun ilk kalkış anında çektiği 6 kat akımı normal değerde tutmasıdır. anlayacağınız dilde söylersem çok az elektrik tüketir.

mono olan dur-kalk sistemiyle çalıştığından elektrik ve ömür olarak nispeten kısadır, inverter ise aynı enerjiyle idare ediyor. tasarruf ve verim açısından inverter tavsiye edilir.

Sürekli çalışması gerektiği doğru mu?

On off motorlu olan klasik klimalarda kumadndadan ayarlamış olduğunuz 22 derece içim ortamı 20 dereceye kadar soğutur ardından motoru kapatır, sıcaklık 23 dereceye geldiğinde ise tekrar çalışır ardından tekrar kapatır. Invertor klimalarda ise ayarlanmış olan ortam sıcaklığı sağlandığında cihaz ortamı bu sıcaklıkta sabit tutmak için nasıl çalışması gerektiğini planlayarak o sıcaklığı sabit tutar. Bu çalışma sayesinde de % 15'ten başlayan enerji tasarrufu sağlar.
Ayrıca invertor cihazlarda motor diğerine göre gözle görülür şekilde büyüktür.
invertor klima almayı düşünüyorsanız çok iyi marka araştırmanızı tavsiye ederim.

ya ben aslında emin değilim. iş yerinde sıcaktan beynim akınca klima alayım dedim ama evim çok sıcak değil. 70-80 m2 ancak var. vantilatör mü alsam diyorum şimdi. bu klima işi de zormuş ya. yok invertermiş, yok splitmiş.. aklım döşeme tipi olanlarda. baktım 3000-4000tl. motor alırım o parayla efil efil gezerim yani.

sürekli çalışması gerektiği doğru değil. sen istediğin zaman açıp kapatabilirsin, verim kısmını makine kendi ayarlıyor. şayet kışın ısıtma çalıştırmayacaksan ve evim de çok sıcak değil zaten arada çalıştırırım, diyorsan inverter'sız kullanabilirsin. sadece 410a gazlı olanını almaya bak, yeni nesil gaz dediklerinden.

sıkıyor da olabilirim tabi ama sanki ben küçükken dedeğimin tavuk şişinin içinden arı çıkmıştı.

ip, böcek, kıl-tüy favorilerimdendir. ama en ilginci dersen düğme çıkmıştı. şu gömleklerdeki boy düğmelerden.

pattes ekmeğimden kara sinek çıktı. sineği atıp yemeye devam ettim.

kutu kolanın içinden baş parmak çıktı.

@iloushka hangi yemekten çıkmıştı hatırlıyor musun ? :D

bugün twitter'da gördüm, eski bir gazete haberi. kahvede çay içen adamın bardağına kullanılmış prezervatif düşmüş yukarıdan :)

okul yemekhanesinde bazen et çıkıyo :/

www.subgenius.com

şüphesiz en ilginci budur :o

köri soslu tavuktan.

yara bandı. gayet lüks bir mekanda salatanın içinden çıkmıştı.

@want2die kıllı hindi demişken:arkadaşım burger king de çalıştı bir süre.burger 'dan hamburger alan adamın etide kıllı çıkmış.arkadaşım söylemişti.

ekmekten burun boku(tatak) çıkmıştı 5-6 kez.

tirnak cikmisti, sonra da bir ay ekmek yemedim.

kullanılmış condom çıktı o gunden beri yemek yemiyorum.

lise yemekhanesinde tavuk yemeği vardı. butla beraber tavuğun ayağı/pençesi de duruyordu. bir de ilkokuldayken sınıf öğretmenimizin simidinden çürük diş çıkmıştı. asdhjkl. o dönem okuldan simit almıyorduk karşıdaki bakkaldan ekmek alıp yavan ekmek yiyorduk simit niyetine.

pizza pizzadan hamburger sipariş etmiştim. Hamburgerimden vida çıktı. vida evet.

simit yüzeyine yapışmış paslı çivi

dondurmanın içinden ayak başparmak tırnağı çıktı. ağzımdan çıkardım tabi.

adana'da ''urfa dürüm'' söylemiştim.içinden not kağıdı çıktı.

Salatanin icinden yaprak kurdu cikti. Neyse ki hala hayattaydi.

bundan 12 sene kadar önce köydeyken köy fırınında pişmiş ekmeğin içinde kara fatma çıkmıştı.

kakalak. pişmiş olarak.

cayimda sümük.

taksim'deki herkesin bayıldığı meşhur kızılkayalar'da ayran bardağından kalorifer böceği çıkmıştı. iiyğkk!! her aklıma geldiğinde midem bulanıyor. o gün bugündür uğramam oraya.

dondurmamın içinden karınca çıktı aslında karıncalar 5-6 kişiydiler, donmuşlardı.

Cemil ya da necdet'in herhangi bir subesi.

Kiril alfabesi kullanılan diller için geçerliydi sanırım.
Ya da ben şu anda çok fena sallıyorum..

sadece kiril değil, latin alfabesi kullanmayan dillerdeki özel isimler türkçe okunduğu gibi yazılıyor.

@2nin dediği gibi latin alfabesi dışındaki alfabeleri kullananlar okunduğu gibi çevriliyor türkçe'ye. örnek vermek gerekirse: Шевченко isimli futbolcu ingilizce'de shevchenko, türkçe'de şevçenko olarak yazılır çünkü bu dillerde bir karşılığı yok.
en.wikipedia.org
tr.wikipedia.org

djokovic de türkçe'de cokoviç diye yazılır.

dj "c" olarak okunur yugoslavca'da. adam nereli bilmiyorum ama cokovic okunur (hatta sondaki de ts diye okunur şayet c ile yazıldıysa)

azericede Latin alfabesi dahi olsa hepsi okunduğu gibi yazılıyor.

Uinston Çörçill: az.wikipedia.org
Rikardu Kuarejma: az.wikipedia.org
Novak Cokoviç: az.wikipedia.org

(bkz: romanizasyon)

vurgulamak adına yineleyeyim. çin, kiril, arap, gürcü, ermeni, japon vb. afabelerde yani latin alfabesi dışındaki alfabelerdeki özel adlar, latin alfabesi kullanan dillerin yazım kurallarına göre yazılır.

Yuh artık, kendine gel be çılgın kız. Çık dolaş sık sık, bakım yap, istersen aşırı çirkin ol -ki olduğunu zannetmiyorum- yeter ki şu kendine acımayı bırak.

sen kendini o kadar beğenmiyorsun ki, insanlardan bunu bekleyemezsin. biraz ağır olmuş olabilir ama tam olarak bunu demek istedim. sen kendi saçını beğenmiyorsan, arkadaşların nasıl beğenebilir ki?

demem o ki, sen kendini bi' sev önce. seni görünüşüne göre seninle iletişim kuracak insanları da çıkar hayatından. karşısındakini bir "kişi" olarak gören ve onun varlığına, fikirlerine, sohbetine saygı duyan çok insan var. git onları bul.


not: bu cevabı verdim ama senin çirkin olduğunu şimdiden kabul etmiyorum. çirkinlik diye bir şey yoktur. bakımsız diş vardır, yağlı saç vardır, yamuk kaş vardır. senin dişlerin çarpık/pis/ayrık diye çirkin değilsindir, sadece dişlerin çarpık/pis/ayrık'tır o kadar.

Yaşım 22..Ergen de değilim ama işte.
Bazı şeyler beni gerçekten çok üzüyor.Güçsüz,duygusal bir yapım var.Bazı söylenilen şeylere göğüs geremiyorum.Boğazımda bir yumru oluşuyor,ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.Mesela yolda yürüyorum saçlarıma bakıp ay inanmıyorum ya ne kadar iğrenç hahahhaa diye gülen gerzek insanlara karşı bir şey diyemiyorum!

güzel olmayı bekleme güzel olmaya çalış
bilmem aklına geldi mi ama şu tavsiyelerime uy
cildin güzel değilse maske yap
yüzünde ne kadar kıl tüy varsa al
dudakların çatlaksa dudak koruyucu sür
şişmansan zayıflamaya bak
saçlarını sakın toplama
dişlerin kötüyse diş teli taktır
günde 10 kere fırçalarsan gittikçe beyazlaşır baştan savmak için yapma ama dişetlerine zarar verirsin dişsiz kalırsın
mutlaka tipine uygun güzel bir koku bul
makyaj yapmıyorsan bokunu çıkarmadan yap
bakım yap hatta bakım yaparken bokunu çıkarabilirsin
sosyal fobini yenmeye bak sen kendini kötü görüyorsan başkaları iyi göremez zaten

sorunun psikolojik

www.youtube.com

edit: cidden suna bir bak en.wikipedia.org
Body dysmorphic disorder
hani anorexia gibi birşey olabilir. zayıf olup hep şişman görme gibi.

kilon normal değilse kilo boyu orantıla spor yap düzgün fiziğe sahip ol.

bakımlı ol güzel giyin. zaten fizik güzele normal veya üstünde güzel giyininde şu kızda at gibi ama biraz tipsiz derler.

saçın kötü dişin kötüyle onlarlada ayrıca ilgilen.

sonuçta çirkinsen kendine bakınca normal olursun dışşlanmış kişi gibi kalmazsın. güzel olmayan kızlarda kendilerine bakarak güzel oluyor.

çok merak ettim ne var saçlarında?

valla nickinden belli sen yaşadıklarını kadere vuruyorsun arkadaş.
insanların güzel olarak nitelendirdikleri kızlarda bile yamuk dediğin burundan, bozuk dediğin dişlerden olabiliyor.
güzellik görecelidir ve güzellik içten gelir demeyeceğim çünkü insan kendini beğenmek ister. beğenmediği zamanlarda da evet, kendini kötü hisseder.
dişlerinden rahatsız oluyorsan, bir dişçiye görün o zaman. imkanın yoksa iyi bir devlet doktoru bulabilirsin. saçların bakımlı değilse ne bileyim, baldır, şudur, budur, düzenli olarak maske yap saçlarına, güçlendir onları? insan asla zoraki kendini beğendiremez, ilgi çekemez Kİ bu sadece karşılıklı sohbet bile olsa.
ben bir çok insan (kadın ve erkek olarak) tanıyorum ki çoğu kişi bu arkadaşları güzel veya yakışıklı bulmasa bile sohbetine ölüyorlar, harbi dostluk kuruyorlar, çok güzel vakit geçiriyorlar.
bence senin asıl geliştirmen gerek dışsal görünümün değil, özgüvenin. bol bol kitap oku. kendini güzel ifade et. zaman alacak ama kendine bir hazine bırak.
yinemi hüzün tarzı dramaları da bırak artık. dışarda güneş var. dışarda gerçeklik var.

herkes güzel olacak diye bir şey yok ki insanların dikkatini çekecek karakteristik özelliklerin olabilir ama sen bunların farkında olmayabilirsin veya bunların farkına varacak insanlarla iletişim kurmuyor olabilirsin. kendinin farkına varmaya çalış ya da bu konuda yardım al.

ya çok özür dileyerek bu yorumuna gülmeden edemedim :))

Mesela yolda yürüyorum saçlarıma bakıp ay inanmıyorum ya ne kadar iğrenç hahahhaa diye gülen gerzek insanlara karşı bir şey diyemiyorum!

Arkadaş, hakkaten ne var saçlarında yahu? sen bence biraz abartıyorsun. algıda seçilik yaparak kendini cezalandırıyorsun ve bundan da zevk alıyorsun. bence :)

samimiyetle söylüyorum bu bir hakaret değil, bana hala ergen'lik emareleri gösteriyorsun gibi geliyor. öyle bir bahsediyorsun ki, sokaklarda herkesler brad pit, angelina jolie. güzellik denilen şeyin bir kısmı görünüşten önce "duruş"tur. kendine acıyarak bu duruş'a hiç sahip olamazsın. biraz özen ve özgüven ile dün "bana bakmaz" dediklerini, kabalık olarak algılama ama donunda sallarsın. bu özen zaten elden gelen bir şey, özgüven'in herhangi bir temeli yok. sen özgüvenli olduğunda, insanlar "elbet vardır bir bildiği" deyip, özgüvenine saygı gösteriyorlar. eğer tadında bir tavır ile takınırsan tabi. yine kendim de brad pit olmadığım için, güzel kız'ın yanındaki çirkin kız olarak tabir ettiğin kız'lara da sıklıkla alıcı göz ile baktığım olmuştur. ister mecburiyet de, ister insan yerine koymak fark etmez. bahsettiğim özgüven ve duruşa sahip ise, neden olmasın gerisi sadece yanyana mutlu olabilmek. sorun olan şeyleri böyle takıntılaştırmak seni sadece çözümden uzaklaştırıyor.

Bugün yine mallığım üstümde o yüzden şöyle bir fotoğraf paylaşmak istiyorum kızmazsan :)

www.blossomcollision.com

şimdi anladığımız kadarıyla sen üstteki arabanın özelliklerini taşıyorsun. Memnun olmadığın bir sürü özelliğin var şuram böyle buram böyle. Peki bunlara müdahele edip alttaki araba gibi görünmek istemez misin ? Bu senin elinde.

Ben erkeğim. 3-4 sene öncesine kadar seninle birebir aynı tripleri yaşıyordum. Hala da tipsiz bulurum kendimi ama kendimle barışık olmayı , kendimi sevmeyi , kendimle dalga geçmeyi öğrendim. O yüzden artık kafama takmıyorum bunları.

Bende çirkin hissediyorum ama değiştirecek bir şey yok artık.Böyle yaratılmışsındır.Saçlarına bakım yapabilirsin.Fazla kiloluysan spor yap vermeye çalış.Makyaj yap bakımlı ol.

seni böyle bir ortama sokmak lazım.
www.eksiduyuru.com

ergenlik emareleri göstermiyorsun arkadaşım merak etme. muhtemelen çevrendeki insanlara ya da yakınlara açık açık durumu ifade edemediğin buraya yazdın. bir cevap , bir rahatlama, farklı bir bakış açısı istiyorsun. insanlar seni fiziksel olarak görmeden ve sana uzak kalarak bir çıkar yol arıyorsun. bu çok normal ve bunun için utanma.

öncelikle durumu kafanda değerlendir. güzel olman için güzellik derken, kafandaki güzelliğe ulaşman için kendince eksik gördüğün yanlarını bir düşün. toru ve süreç içinde neler yapabilirim diye hiç düşünmediğin kadar kafa yor. bu durumlarda insanlar sürekli aynı şeyi tekrar eder. yani güzel değilim, lanet olsun der ve çözüm arayışında olmaz. öncelikle bunu kafanda kırman lazım. iradeni net olarak koyman lazım.

küçük detaylardan başla. tırnaklar mesela, uygun makyaj nasıl yapılır. aslında kullanman gereken kremler, şampuanlar vs gibi ürünler hangileridir, sen hangilerini kullandın gibi küçük detaylar ile olaylara başla. bu işler süreç işi olduğundan pes etmemen lazım. bazı fiziksel koşulların yerine gelebilmesi için bedeninin hazır olması lazım o duruma.

şimdi mesela en son aşamalardan birisi estetikse, fiziksel olarak cidden mükemmele yaklaşman lazım. bunun güzellikle alakalsı yok. yani fiziksel olaylar en uygun durumuna çekilebilir. detay üzerinden gidiyor olay. uygun ışık bile bir çok şeyi değiştirebiliyor. sen en başta bir düzen yakalamalısın. bunu detay detay işlemelisin.

şimdi bir fizikçi ile senin sorunun ne alaka değil mi? konsetpler aynı, psikolojik süreçler aynı, düzlemler farklı sadece. ana fikri kaparsan, süreç içinde başarılı olacaksın. ana fikri tekrarlıyorum, en başta sağlam bir irade.

bu koşulları yavaş yavaş sağladığın zaman diğer aşamalara geçebilirsin. dişlerini yaptırmak, gögüslerini yaptırmak gibi. en uygun makyajı ve saç rengini bulmak. kıl, tüy vs gibi tonlarca detay var. sen bunları ve ne yapman gerektiğini biliyorsun. eksik bulduğun yönlerini biliyorsun. bunu ince ince aşabilirsin. 2 ayda bunların hepsini elbette çözemezsin ama irade ile 3 sene içinde max a ulaşabilirsin. bunu yaptığında eski tiksindiğin senden, ders almış ve gelişmiş birisi çıkacak. fiziksellik önemlidir ama düşünsel eksikliklerin varsa, bunlara da aynı koşullar içinde önem vermelisin.

seni şimdi sevmeyecek insanlar, süreç içinde ana tapacaklar emin ol. teelfonların durmayacak. bu istediğine ciddi bir irade ile ulaşabilirsin ama şunu unutma ki biz bu dünyaya iyilik içinde olmak ve insanlar için bir şeyler yapmak için geldik. güzelliğe ulaştığın zaman eleştirdiklerin gibi de olabilirsin. çekilen acılar yüzünden ukala ve kibirli olacaksın. lütfen bu detayları unutma. yeni bir hayatın olacak ama kalbin güzel değilse, dünyanın en güzel insanı olsan dahi sadece fiziksel hazlara ulaşabilirsin. kendine iyi bak, seviliyorunuz. sadece biraz kendinizi de sevin. kolaylıklar...

bu ıslere maddı bakımdan bellı bır mıktar ayırman lazım. guzel bakıma gırıp saclarını fonletıp hafıf sade bır makyaj yapabılırsın. eger bunları yapmıyorsan erkekler guzel kızada cırkın der. cunku erkekler genelde bakımlı kızlara bakarlar. yanı bır makyaj setın olsun. arada bır kuafore gıt sacını boyat ıste fon cektır. gıyımınde onemlı. dıslerın kotuyse gıt bır dıs doktoruna duzelttırmek ıstıyorum de. tel taksın doktor. yada beyazlatır ıste dıslerını. ama bunların hepsı para demek. o maddı ımkanın varsa okuduktan sonra dusunmeden dedıklerımı yap derım. gıyımde cok etkılı bır faktör unutma.

bu arada herseyden önce kendıne guven onemlıdır. basta kendıne guven sonra gerısınıkendın getır.

e yaptır dişlerini inci gibi? nedir seni tutan?

Yazdıklarınız için teşekkürler..Maddi imkansızlıklardan dolayı yaptıramıyorum dişlerimi.Çarpık ve öndeler,birkaç dişim porselen ve diş etimde morluklar var. Tel takılması gerekiyor inşallah ekonomik açıdan rahatlayınca yaptıracağım.Saçlarım kıvırcık aşırı derecede kabarık curly 4c yazın o saçtanım.

bak sana bütün hayat tecrübemle söylüyorum,, ÖZGÜVEN
ve tabikide spor, zaten spor yapınca herşey kendisi gelir

Thunderbirds haklı.

abi şu maddi imaknsızlık olumsuzluğuna takılmayın. sen gerçekten hayatın için bir amaç belirlediysen, daha sıkı çalışırsın ve para kazanırsın. buna harcarsın paranı. somut sorunlar bahaneniz olmasın. soyut ve dengesiz sorunlar içinde boğuşmak, emin olun daha yorucu. diğerinde yapılacak şeyler belli, diğerinde değil. ana fikri alın yahu. senin bir amacın olamlı ve o amaç için, iradeli bir şekilde çalışmalısın. birileri sana yapamazsın dediğinde bırakacaksan hiç girme zaten. herkes sana yapamayacaksın diyecek, sen yapacaksın ama. sabret, azmet, iyilikler seni bulacak.

Çoğu kişi yüzeysel cevap vermiş.Bence psikoterapiste gitmen senin için oldukça faydalı belki ilaç tedavisi alman gerekebilir.

Kaygı,endişe,stres,takıntı vs.. şeyler normal seviye üzerinde olabilir.

Kafanda bitiremediğin sürece gerisi boş bakımlı olman vs.. seni pozitif anlamda destekler sadece.

Psikolojik yardım alabilirsin ya da kendi içine dönüp nerde sıkıntı yaşadığını bulup kendi kendine çözüm üretmekten başka çaren yok gibi.

Cidden merak ettim bu kadar yakınmana neden olacak çirkinliğini.
Bi resmini ekleyebilirmisin.

Seninkisi sosyal fobi değil.Sosyal fobi kalabalık ortamlarda bunalmak tanımadığın insanlarla konuşurken kıpkırmızı olmaktır.Senin durum farklı..

Dişlerini beğenmiyorsan yaptırabilirsin ya da biraz estetik yaptırabilirsin yüzüne vs.-ki hiç gerekte yok bence-.İnsanlar seni olduğun gibi beğenmiyorlarsa koy götlerine gitsin.Kendine güvenin olsun,arkadaş ortamı ya da sevgili sahibi olabilmek çeneye bakıyor.Nasıl ki taş gibi kızların yanında tipsiz erkek olabiliyorsa yakışıklı erkeğin yanında da fiziksel olarak albenisi olmayan kızlar olabiliyor.Bir de böyle düşün derim.

insanların beğenilerini sadece saçların ve inci dişlerinle almak istiyorsan;
kuaförler,güzellik merkezleri,makyaj malzemeleri etc. hepsi bunun için var zaten.
uygun koşullarda kullandığında mucize yaratabilirler.

yesilimtrak'a katılıyorum, kızlar erkeklere göre biraz daha şanssız bu beğenilme/sevilme ile özgüven sağlama ilişkisinde. benzer kötü hisleri arada sırada az da olsa hala hisseden biri olarak söyleyeyim, insanların söylediklerine duyarlı oldukça o sözlerin açtığı yaralar daha da derinleşiyor. düşünmemek lazım. kimse sizi sizden daha iyi bilemez, sizden başka kimse size yardımcı olamaz.
bütün kusur dediklerinizin çaresi var. duyuru kullanıcıları ayrıntılı bir şekilde anlatmış zaten. ama iş tabiri caizse kaportayı düzeltmekle kalmıyor sadece. içeriyi de beslemek lazım. bir yere gittiğinizde söyleyecek bir şeyiniz olsun. okuyun, dinleyin, yaşadığımız şehirlerde ücretsiz bir sürü etkinlik var, gidin. kurslar var, beceri edinin. bunlar hem fikren kazanımlar sağlar hem de çevre edinirsiniz yavaş yavaş. bütün bunları yapmaya çok uygun bir yaştasınız, zaman çok hızlı geçiyor, geçiyor, elde bir şey kalmıyor.

hadi biraz moral olsun hepimize: www.youtube.com

imza: pırasa saç (keşki benim de öyle kıvır saçlarım olsa lan, maşa bile tutmuyo ühüh)

www.youtube.com

Ben dişimin kötü oluşunu önemsememeye çalışıyorum.Fakat insanlar bunu bana bi şekilde yansıtıyorlar.Mesela bugün samimiyetimin olmadığı biri ağız yapımı taklit etti.Dişlerim önde,o da dişlerini öne doğru çıkardı bana bakarak..Ben tamam artık bunları takmıcam dedikçe işte bu tarz şeyler oluyor.Ben de dalga geçemiyorum kendimle öyle bir yapım yok açıkçası.Çok duygusalım nefret ediyorum bu özelliğimden,ağlayasım geliyor hemen,neden böyle oluyor?

Sosyal fobi de var işte,bunlara bağlı olarak az da olsa konuşurken heyecanlanma,konuşcak bir şey bulamama,kızarma,insanlarla konuşmak istememe durumları oluşuyor.

Kendini geliştirme,kitap okuma kısmına kesinlikle katılıyorum.Hatta bence fiziksel özelliklerden çok daha önemli bir şey bu.

empati... azıcık, eser miktarda, aramızda lafı bile olmaz derler ya, işte o kadarcık empati... çok mu zor?

bu kız bunları buraya yazarken nasıl hissetmiştir hiç düşündünüz mü? nickinin arkasına saklanarak bile olsa, kolay mı dökülmüştür o cümleler parmaklarından? insanın bazen kendine bile itiraf edemediği şeyleri başkalarıyla paylaşması kolay mı sanıyorsunuz? nasıl bu kadar ukala olabiliyorsunuz gerçekten anlamıyorum. özgüven denen şeyle ilgili hiçbir halt bildiğiniz yok. siz bu kızın yerinde olsaydınız farklı mı hissedecektiniz sanıyorsunuz? bi kere de siz bilmeyin be. bi kere de peşin hükümlerinizle insanları yaftayalayacağınıza azıcık anlamaya çalışıp yalnız olmadığını hissettirin.

sen kendini beğenmezsen kimse beğenmezmiş de, özgüvenin yoksa olmazmış da, çalışıp okuyup kırk tane takla atıp kendini öyle beğendirebilirsinmiş de... sizin öyle yapmanız mı gerekti? siz kendinizi böyle hissetmemek için mücadele etmek zorunda kaldınız mı? yoksa zaten dış görünüşünüz sayesinde insanlar sizi böyle derin çukurların uzağında mı tuttular? buna bi cevap verin de... sonra samimi olarak yine aynı şeyleri söyleyebiliyorsanız saygı duyarım.

khomaniac..Teşekkür ederim.Dediğin gibi bu durumla mücadele etmek zorunda kalıyorum,gülüyorum ama içim kan ağlıyor..
Ve artık çok yoruldum..

benim dişi versiyonum aynı :)

tüm yazılanlara katılıyor ve özgüven diyorum.

ama ben dünyada bunları yazacak bir kız olmaz diyordum.
Bir kız ne kadar çirkin olursa olsun mutlaka birilerini bulur bence hayat size güzel.
Ayrıca etrafımdaki çok çok çok çirkin kızlar bir bulutların üzerinde geziyor.

Şaşırttın beni :)

çevrende ki güzel bir kızdan dolayı böyle hissediyorsun ya da etrafta güzeller var işte, sen de psikolojik olarak sıkıntıya girmişsin, fotografını merak ettim

Bense tam aksini düşünüyorum.Ne kadar çirkin olursa olsun bir erkek konuşmasıyla,samimiyetiyle illaki birini bulur ama bir kız için bu geçerli olmuyor bence.
Kızın illa saçı,kıyafeti güzel olmalı,bakımlı olmalı bir erkek paspal haliyle bile bir kızı etkileyebiliyor.

özgüven mi? yahu kız milletle konuştum diyor, etrafında ki güzellerden dolayı komplekse girmişsindir biraz, ama fotografını görsek

saçınla ilgili bir tavsiyede bulunacağım. o kadar kabarmasından rahatsızsan, her uyandığımda 10 saat bununla mı uğraşıcam ben diyorsan rasta yaptır bence güzel olur. kıvırcık saç için ideal.

arkadaşlarının öyle davranmasının sebebi bence sende olan özgüvensizliği hissetmeleri ve buna kıl olmaları. özgüven yapmalısın ama bunun nasıl yapılacağını ben de bilmiyorum.

siktir et, guzellik bir marifet degil ki.
Nerede yasiyorsun ayrica?

kına saç diplerini tıkar, saç derisine ve saçlara zarar verir (diye okumuştum).

Ben de yapan bir tanıdığımdan ''Saçımı besletiyor, canlandırıyor.'' diye duymuştum. Gerçekten de saçları parlak ve gür görünüyordu. Koyu kahve olan saçı siyah olmuştu.

kına iyidir hoştur da, gerçek kına nereden bulacaksın, bu bir. ikincisi de kınadan dönüş zordur. üzerine boya yaptıramazsın, falan. bitkisel boya deneyebilirsin sanki.

google a "kına saça zarar verir mi" yazınca, karşıma ilk çıkan şey "kına saça zarar verir boya ise besler" yazısı çıktı. hakikaten kafanı tıkıyorsa kötü çünkü saç diplerine hava ulaşmazsa kel bile kalırsın. tabi kınadan kel kalanı görmedim hiç o ayrı.

en iyisi saçına boya ya da benzeri maddeler sürme.
ben pek pişmanım.

bakımını güzel yaptıktan sonra boya hiç de bir şey yapmıyor saça. tabi kalkıp sapsarı boyatmayacaksan. şu an saçlarım koyu bir bakır renkte, daha dün boyadım ve herkes "saçların nasıl bu kadar düzgün o zaman" diye şaşırıyor. yapmayı bilmediğimiz en önemli şey saç kremi veya durulanmayan kremleri saç diplerine de sürmek. aynı kınanın yaptığı iddia edildiği gibi saç diplerini tıkıyor o kremler. sadece saç uçlarına sürmek gerek. ayrıca saçlarını açınca fazla ellememek lazım ki zırt pırt yağlanmasın, her gün yıkamamak lazım ki kuruyup daha da fazla yağlanmasın. arada maske yapmak lazım beslensin (bu eğer mıymıntı bir tipseniz ve yemek seçiyorsanız önemli), ama yemek seçen bir insan değilseniz, vitaminlerinizi minerallerinizi yeterli derecede alıyorsanız zaten saç kendi kendini düzeltiyor.

saç boyası olarak bitkisel falan değil, gayet ucuza satılan selective'i kullanıyorum. loreal'e göre daha memnunum bundan. kınanın değişik renkli olanları doğal kına değil bildiğim kadarıyla, standart kına rengini ise isteyeceğinizi zannetmiyorum. beğenmezseniz üstüne boya genelde tutmuyor bir de.

bunların hemen hepsinin sözlükte başlığı var. azıcık oku.

öncelikle, yazarlığın onaylandı diye gaza gelme, sakin sakin okumaya devam et sanki çaylakmışsın gibi. yavaş yavaş yazmaya başla sonra.

6)attım
7) hacivat ve karagöz türk mizahının en önemli iki karakteridir.
8) tekmeyi yersin.
9)8'de yazdığını yaparsan uçarsın. yok.
10) 8'de yazdığını yaparsan olursun ya da kendi kendini de yapabilirsin. var.

edit: bir de duyurudan bir şey sorup da cevabını alınca tik koyuyoruz. bunu da bilmek lazım.

bunların cevabına gerek yok, sonun şutlanmak.

(bkz: olan biten ) buraya da bak. şu an aramadağın fakat arayacağın şeyler bu başlıkta.

sen bu heyecanla değil sözlükte hayatının çeşitli dönemlerinde başına iş alacaksın, sakin ol.

www.eksiduyuru.com

öncelikle aynı başlıkları tekrar açmamak gerekir.Yazar olduğun gazetenin köşe yazarlarını hiç mi incelemedin ki daha önce

sana sözlükte haftasonuna kadar ömür biçiyorum. öğrendiğine değmeyecek.

iki yol?

www.youtube.com

eskiler falan.

edit: oradaki hayvan gibi "yol" ibaresini görmemişim. türkçe şarkılar diye yardırmışım. neyse hayat tuhaf, eskiler falan.

(bkz: güneye giderken)

güneye giderken

Sezen Aksu- Seni İstiyorum

www.youtube.com

uzun ince bir yoldayım. tarkan versiyonu güzeldir.

uzun incee bir yoldayıımm
gidiyooruuum gündüüz gecee...
Tarkan da söylemiş ama her versiyonu güzel.

edit: üstte de aynısı yazılmış, görmemiştim pardon:)
ozaman bi de 'benim sadık yarim kara topraktır' var yolda dinlenesi bi şarkı.

bulutsuzluk özlemi: yine düştük yollara.
tarih öncesinden: erol evgin: şoför mehmet. (erol evgin değil, o güncel, şarkıyı diyorum. şarkıda yol yoktu galiba ama şoför diyor vardır bir ilgisi.)

Ayna - Akdeniz

mirkelamın koştuğu şarkı geliyor.

seçenekler neler? bütçe ne? önemli noktalar neler? biraz daha ayrıntı verirsen daha yardımcı olunur.

edit: eklemelerinden sonra ispanya ve italya diyesim geldi.

aylık 500tl ile sokakta yatmak ve beslenmemek şartıyla herhangi bir ab ülkesinde yaşayabilirsin. gece hayatına para ayırmış olursun böylelikle.

@african rain
konaklama ve yemek ulaşım giderlerimizi kuruluş karşılıyor.
Şahsi harcamalarımızdan sorumluyuz

almanya'ya fransa'ya vs. gitme bence. Macaristan'a Çek'e falan gitsen kral olursun, ben kafam çalışsa öyle yapardım.

italya'ya git o halde. güneyini, kuzeyini gezersin.

polonya da olur en ucuz içki polonya'daymış.

pendik devlet hastanesi'nde betül hnm var. memnunuz. özelde ise etiler'de seyfi akner var, ondan da memnunuz. ikisi de plastik cerrah.

bildiğim kadarıyla pasaportun süresi bir tek vize alırken önemli oluyor. yani sürenin bitmesine 3 ay varsa vize vermezler genelde. vize varsa süre bitene kadar istediğin gibi girip çıkarsın bence de.

en az 6 ay geçerli pasaport istenir genellikle. uzatman gerekir.

vize başvurusu yapacaksan, ülkeden ayrılış tarihinden itibaren en az 2 ay süreli istiyorlar, ama vizesiz giriş yapacaksan istersen pasaportunun son gününde çık, sorun değil.

şöyle yapın, telefonu açın; 'sizin yapacağınız işin ta amına koyim' diyerek kapatın. başka tatil planı yapın.

siz ayrı ayrı rezervasyon yaptıranız ne olacak, bu kafadaki adam akşam aynı masaya oturtmaz sizi.

bence şunu yapın:
mutlaka elinizde sizi o şekilde almayacağına dair bir belge olsun. turizm bakanlığına yapın şikayetinizi. ama almadığını kanıtlayabilin mail kayıtlarıyla, kamera kayıtlarıyla filan.
kan alıyorlar o otelciden.

başka yere gidin? aynı sorun olursa evliyiz, deyin. cüzdan sorarsa evde unudduk, deyin.

african rain, zaten can sıkıcı olan o. o bölgedeki ev seklindeki yerlerden hariç tek orası var kalınabilecek. tesis bollugu olan yerlerde böyle bi terbiyesizlige curet edemiyor kimse.

olmaz, yıka. düşük derecede kısa süreli programda yıka. hatta istersen narin ayarında. birşey olmaz.

Ben yikadim, tabani cikti. Sanirim, kaliteye gore degisiyor. Risk almak lazim. Bilgine

yıka ve giy.

olma ihtimali yüksek. bütün ayakkabılar çamaşır makinesine karşı. illa atıcaksanız da ayakkabı yıkama torbası gibi şeyler var onlardan kullanın.

tanım devamı olmalı.

başlık hakkında bilgi verici nitelikte. illa hebeledir olarak tanımlanmak zorunda değil.

ispiyonlamak nedir ya allah aşkına. gayet legal bir entri bu. bu kadar kalıpçı olmamak lazım.

tanım tabiiki. illa o kalıba mı girmesi lazım.

ne pis adamsın oğlum! niye ispinliyosun ki böyle bi' şeyi. işsiz misin amk!

tanım: evet, tanım.

bilgi vermesi yeterli, örnek olsun diye atıyorum:

(bkz: football manager 2011 zirvesi/@xenophobe) özellikle alttaki entryler.

bilgi vermesi yeterli, örnek olsun diye atıyorum:

(bkz: football manager 2011 zirvesi/@xenophobe) özellikle alttaki kısa entryler.

personel.yok.gov.tr
buradan akademik kadro. üzerindeki çubuğa alanınızı yazıp aratırsanız daha kolay ulaşırsınız. tarihlere de bakmak lazım, gerçi genelde kaldırıyorlar tarihi geçer geçmez.
y.lisans için de genelde her okulun kendi sitesi ilan ediyor, en çok istediğiniz okulların sitelerini sık sık kontrol edin derim.

memurlar.net vardı bir de. hepsi yök'e ilan vermiyorlar, bazıları kendi sayfalarından duyuruyor sadece, diye biliyorum.

yök'e haber vermek zorundalar. hem web sitelerinden hem de yök'ten takip edebilirsiniz.

para karşı tarafın hesabına geçtiyse (ki pazartesi yolladığınız para çoktan geçmiştir), karşı tarafın talimatı olmadan gelmez o para geriye.

bak ben sana diğer konunda ne yapman gerektiğini açıkladım ama sen değişik işler peşindesin. niçin savcılığa başvurmaktan çekiniyorsun? karşıdakinin izni olmadan banka o parayı geri alıp sana veremez.

bu kişinin seni dolandırdığını düşünüyorsan 2 seçeceğin var; 1 savcılığa başvurmak, 2 üzerine bir bardak soğuk su içmek.

bilet seri numaraları karşılığında parayı yolladığını açıklamaya yazdıysan mahkemede paranı alırsın.

ama her ne olursa olsun biraz saçma geldi olayın kendisi, insan duyuruda güzel yazışıyor diye o parayı yollar mı? garip.

sen buralarda dolaşacağına iş bankasına sorsana yahu.

d vitamini kapsülü alsanız biyi gelebilir.

EFA var bir de ocean var. multivitamin ayrı bişi tabi. ihtiyaca göre hareket etmek lazım.

ben senelerdir seven seas kullanıyorum, her sabah iki kapsül şeklinde, memnunum gayet.
yaz aylarında taze meyve sebze yemek multivitaminden daha iyi bir seçenek diye düşünüyorum, solgar'ı ben sonbaharda kendime gelmek için bir kür alıyorum genelde.

bulabilirseniz nordic naturals.

bir de şu siteye göz atın.

www.ifosprogram.com

araya kaynayım. yağ olarak kullanmak daha mı iyi acaba? yoksa tabletle aynı mı?

dha ve epa miktarları önemli. o yağları çocuklara veriyorlar sizin 3-5 kaşık içmeniz lazım yeteri kadar almanız için. ondan kapsül iyidir. (tabletleri olmaz zaten pek)

Marincap Special: Sabah ve akşam yemekten sonra.

@merena: peki dha ve epa miktarının nesine bakılmalı, yüksek olanı mı alınmalı, nedir?

işte o tam bir muamma.. şöyle şunlara bir göz atabilirsin fikir vermesi açısından.
www.sciencedirect.com

www.dhaomega3.org

www.doctoroz.com

compu yardım etmez mı ya? sozluk yazarı degıldı dı mı?

çok afedersin de neye güvenerek yolladınız?

Ya nasil aklima gelmedi tc numarasi bilmiyorum. Tecrubesizlik iste. Toplamda bi 50 kere falan mesajlastik inanilmaz centilmen ve dusunceli yaklasti, konustu. Hala konduramiyorum. Herseyi gec konser yarin ulaaan! Öf!

modere edenler compumaster, dambil, deckard, fader, galadnikov, groove salad, hollowlife, kahvegibi, kibritsuyu, kobuzchu kiz, robin

şu kişilerden birine mesaj atın, durumu anlatın. yardımcı olurlar.

T.C kimlik numarasına ihtiyacın yok. Savcılığa şikayette bulun, burada kullandığı ismi ve yazışmalarının çıktısı da al. Zaten ip numarası istenecek duyurudan, sonra kim olduğu ortaya çıkacak.

Bu arada bu tip alışverişi ya elden gerçekleştir ya da güvenli ödeme sistemi olan siteler üzerinden. Yoksa daha çok kazık yersin. Geçmiş olsun.

eğer internet cafeden filan bağlandıysa özellikle, maalesef üzerine bir bardak soğuk su içmen gerekir. geçmiş olsun. nasıl böyle bir hata yaptın arkadaşım. bu devirde babana güvenmeyeceksin.

Cozum onerenlere cok tesekkurler. Bu konularda hic bi tecrubem yok ve suanda tamamen panik halindeyim. Sizin sundugunuz en basit cozumler bile kesinlikle aklima gelmiyor. Gercekten cok tesekkurler dolayisiyla.

Is bankasindan yolladim.

Bu arada harbiden bin pismanim. Malligimi yuzume vurmanin cozum olmadigi cok bariz :).

bankadan yolladıysan ulaşabilirsin bir şekilde eleman(lar)a. bir ipucu bırakmışlar...

Ya paniğe gerek yok her türlü kim olduğu savcılık incelemesi sonucu ortaya çıkar. İster internet kafeden girsin ister uydu telefonu ile everest'ten. Paniğe gerek yok, banka yolu ile yollamışsın, internette herkesin ip'si belli.

Savcılığa şikayet etmeden buradan bir kes daha seslen kendisine. Belki hast olmuştur, bir aksilik olmuştur. Sonra çok pişman olur hukuki süreç başlar ise öyle kolay durmaz.

Ya bence de bi aksilik cikti. En azindan ben oyle dusunmek istiyorum. Cunku hani dolandirma mantiginda olsa boyle savsak olmazdi diye dusunuyorum. Ama neden ulasamiyorum 2 gundur diye de kafayi yemiyorum degil! 2 kisi aldik bi de bileti. Arkadasimi zor durumda biraktim ona mi yanayim kendim gidemiyorum ona mi yanayim. Öf!

geçmiş olsun ama ben yollayacağına inanıyorum. yine de yollamazsa nickini teşhir etmelisin.

öncelikle geçmiş olsun... aldığınız kişinin nickini buradan paylaşın belki sizin dışınızda birilerine de bilet satmış olabilir...

Nicki sanrey. Yollucak diye bekliyorum ama 2 gundur sesi cikmiyor. Bu bile nickini teshir icin etik bi sorun olusturmadi kafamda.

yolladığın parayı bankayı arayıp geri almaya çalışabilirisin. kesinleşmeden nickini teşhir etme derim ben.

Is bankasina tam olarak neyi sormam gerektigi konusunda kafam karisik ama bileti aldigim 2. arkadasm havaleyi yapmisti. Direkt onu zorluyorum sorsun diye. Maalesef suanda kendimi polise gitmemek icin ikna etmeye calisiyorum.

sen paranı kurtarmaya bak önce, polisi boşver. havale yaptıktan sonra yanlışlıkla yaptım, geri alın, diye talimat verebiliyorsun.

bu mu?

www.eksiduyuru.com

eğer bilet gelmediyse hala bence direkt polise gidin, bankaya da parayı geri çekmeleri için talimat verin.

böyle bir genelleme nasıl yapıldı acaba? tanıdığım eşcinsellerin başından ne bir tecavüz ne de taciz geçti??? ne alakası olabilir bu iki kavramın?

sanmam.

yanlış bilgi. açık şekilde cahilce ve hakaretamiz. basit google aramalarıyla "cinsel yönelim" kavramı ile ilgili tonlarca bilgi bulabilirsiniz. yine de gelip böylesine akıl dışı iddiayı dillendirebilme cesareti bahsettiğim cahilliğe dair üzerinize bir gölge düşürüyor. birlikte yaşadığınız insanlardan bu denli bihaber olmak başarı değil. okuyun, öğrenin.

benim çok yakın arkadaşım gay. ve bana anlattığına göre küçük yaşta aile içinde bir büyüğü tarafından cinsel tacize maruz kalmış.

ikinci arkadaşımın annesi ise çocuğunu tamamen kız elbiseleri giydirip kız gibi davranıyormuş, kız çocukları çok sevdiğinden dolayı. o da sonuçta gay oldu. sadece bu örneklerden yola çıkmadım. internette de buna benzer şeyler bulabilirsiniz. bir genelleme değil sadece bir soru soruyorum.

"benim dayımın arkadaşını amcasının oğlu ellemiş" gibi ne idüğü belirsiz, ne kadar güvenilir olduğu soru işaretleri ile kaplı cümleler etmek cahilliğin gölgesini kaldırmaz, hatta o cahilliğin gölgesinin ta kendisidir. ortaya attığınız güdük iddia "kürtlerin kuyruğu varmış", "islam barbar dinidir", "türkler faşist millet" gibi toplumsal bir kimliği istisnaya yer bırakmayacak kadar genelleyerek itham ediyor. internet kaynaklarınızı söylememişsiniz kudurdum.com benzeri siteler olduğunu tahmin ediyorum. mecazı abartmadan ifade etmem gerekirse, aynı cahilliğin başka bir yansımasıyla birbirini besleyen bilgi fakirliğinin bir parçasıdır muhtemelen. sorsak hayatınızda en az birkaç kere birilerine "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz" demişliğiniz de vardır, okumuş etmiş insansınızdır.

o olaylar daha erken farketmesini saglamistir belki.. sonucta escinsellik oyle 3-5 kiside olan cok anormal bir durum degil artik.

niye bu kadar tepki aldığımı anlamadım. benim eşcinseller hakkında en ufak bir hakaretim kötülemem olmadı ki çok yakın arkadaşlarım bahsettiğim şekilde gay.

sadece allahın yarattığı düzenin hetero bir düzen olduğu insanın vücut yapısından, üreme sistemi açısından bile ortada. bu durumun hetero gibi normal bir tarafı yok. o yüzden bunun belki sebebi olabilir veya sizin dediğiniz gibi genetik kodlarında bu yazıyo olabilir bilemiyorum.

ya trol'sün kafa buluyosun aklınca burdakilerle kafa buluyorsun yahut cahilliğin gölgesi değil, bifiil işgali söz konusu. allah'ın yarattığı düzen olarak hangi düzenden bahsediyorsun anlamadım, benim bildiğim öyle bir düzen yok. doğaca kaç türde eşcinsellik görülüyor, oku, öğren. sonra konuş. bu konunun yine kör cahillerinden duyduğun martavallarla yapacağın yorumlar ile en fazla kendini kandırabilirsin. insanlığın bütünsel birikimi konu hakkında, bilimsel, verilere dayalı bilgilere ulaştı. sen istediğin kadar boşa konuş, alah, üreme sistemi, genetik kod... körler sağırlar birbirini ağırlar modda yaşamaya devam panpa!

www.aktuelpsikoloji.com

şu linkte gördüğün gibi. prof dr. nevzat tarhan.

onu diyordum ya ben de. körler sağırlar birbirinizi ağırlıyorsunuz. profesör olmak, hele ki türkiye'de, cahil olmamak demek değil. okumanın neyi aldığı, neyin baki kaldığı ortada. baki kalan her neyse, onu paylaşmak da herkese hak. kimseye eşeklik etmemenin iyi bir şey olduğunu söylemekle kabul ettiremeyebiliyorsunuz. sıpa gelmiş, eşek gideceklerdense, söylediğim gibi, insanlığın ortak birikimine bakmak lazım.

tr.wikipedia.org
en.wikipedia.org

kaynakları aşağıda mevcut, az konuşup zamanımızı biraz da bilmediklerimizi öğrenmeye ayırmaktan kimseye zarar gelmez.

peki bununla ilgili niye bu kadar tepkilisiniz. ortada tek bir doğru olduğu bilimsel gerçeklerle kanıtlanmış değil. nevzat tarhanın kendi görüşlerini söylemesi sizce kötü mü?

girişteki söyleminiz insanlık suçu, ardından gelen sözde savunmalarınız eğri büğrü, kibar ifadeyle gerçek dışı, bildik aynı masallar işte. bilim insanı titrini nasıl kaptığı muallak bir adamın, insanlığın ortak aklıyla kabul ettiği şeylere muhalefet etme sevdası, evet, sinirimi bozuyor. bunun aptallıktan başka bir tanımı yok. eşcinselliğe "hastalık" diyebilmek için kırk takla atan adamın ürettiği bilim nazarımda bok'tan daha az değerlidir. bok bir işe yarar, bunlar yaramaz. bu tip insanları konuşturan motivasyon bilim değil, aptalca batıl inançları. bu inançları bilim kılıfı ile sunamazsınız. "bilim" kelimesini kirletmenize seyirci kalmamı beklemeyin. eşcinsel olduğum için böyle gaza geliyor değil, keza eşcinsel değilim :) insanlık tarihi kadar eski, 1.500 canlı türünde saptanmış bir yönelimi aptalca dini referanslarla lanetlemek için çabalayan insanları elimde olsa, "insanlığa karşı suçlar"dan yargılarım. bunun ırkçılıktan benim için çok bir farkı yok.

Nevzat Tarhan'ın ipiyle kuyuya iniyosanız vay halinize :(
Bilimsel ve akademik olarak son derece yetersiz, düşünsel olarak fena halde ideolojik koşullanmışlıklar içinde, kişilik olarak da (yüzüne, mimiklerine ve beden diline bakarak bile rahatça anlayabileceğiniz gibi) gayet maşist ve homofobik bi şahıstır.
Kılavuzu doğru seçmek gerek arkadaşlar ...

@hınzırpaşa sakin hocam. bilmemek değil öğrenmemek ayıp derlermiş. bu adamın kafasını bir şey kurcalamış ve gelmiş burada öğrenmek istemiş. daha önceden duyduğu şeyler ve büyüdüğü ortam(hani türkiye'de yaşıyoruz sonuçta) sebebiyle bir çok şeyi yanlış biliyor olabilir. günlük hayatta merak ettiği her şeyi oturup saatlerce araştırmayan, makaleler okumayan bir insan olabilir. bu çok normal.

sonuçta bu kişi gelmiş; kibarca ve kötü niyet olmadan bir şey sormuş burada. hayatındaki bir tesadüfün bir gerçekle bağlantısı var mı diye sormuş. yanlışsa yanlış dersiniz, anlatırsınız. bence gayet açık fikirlilikle yaklaşmış cevaplarında. gelip de bu insana yanlış yönlendi, yanlış bilgilerle donatıldı diye bu kadar hakaret etmek çok ayıp bir hareket.


insanları cahillikle suçluyorsunuz, kendinizi elit görüp diğerlerini hor görüyorsunuz. kendini cahillikten kurtarmaya çalışan, merak eden bireylere bile iki şey öğretmek için ama hiç bir şey yapmıyorsunuz. siz yardım etmezseniz kimse etmez. ondan sonra bu halka müstehak diye dolanıyorsunuz her seçimden sonra. yeter lan... bu genel bir çığırıştı :P

malesef çocuk yaşta taciz ülkemizde çok yaygın. ilginç bir noktaya değinmişsiniz. küçük yaşta tacize uğrayıp eşcinsel olmayan tanıdığım insanlar var. eşcinsel dostlarımdan da bu tarz bir şeyler yaşayaşayanlar var küçük yaşta.

soruya gelince. insan sonuçta. bağlantı vardır yoktur. kişiden kişiye değişiyordur belki. bilinemez.

@natnan,

haklısın toleransım çok çok düşük. bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp sözü zaten o güne kadar öğrenilmemiş bir şeyin ayıbını taşıyor. bu ayıp internet ile bilgi kirliliğine takılmayacak kadar algı ile, google ile birkaç dakikada kaybolabilecekken, ayıbını insanlarla paylaşma hevesini anlamıyorum. özellikle benim için sorunun mahiyetinin "kürtlerin kuyruğu var mı?" sorusundan farklı olmadığını söylemiştim. bir yerden sonra, "bilmemek ayıp değil" argümanı kullanılamamalı, bir alt sınırımız olmalı. örnek içindeki veri benim alt sınırımın altında ve aslında hepimizin alt sınırının altında olmalı, toplumdaki eşcinselleri ötekileştirici ve yok sayıcı algıyı paylaşmıyorsak eğer. saygılar.

bu alt sınırı eşcinselliğe çekemezsiniz bence. Hele ki Türkiye gibi bir yerde. Ki Avrupa ve Amerika'da bile eşcinsel karşıtı insan oranı hala az değildir, bu son 5-10 yılda çok şey değişmesine rağmen. geçen hafta falan tartışılan bir konuydu bakın bu, görün ne halde (bkz: eşcinsel çiftlerin evlat edinme hakları). Ki bu ekşisözlük hani... Bir nebze açık fikirli insanlarla dolu(ydu) burası.

Evet google çağındayız, yahoo answers'da "are gay people bad" gibi soruların sarkastik cevaplarını okuyabiliriz ama bu da daha çok yaygınlaşabilmiş bir şey değil. Nitekim ingilizce seviyemiz bile yerlerde.

Tolerans iyidir ya :).

@nathan,

tolerans istediğin şeyin adı "cahillik" değil mi? o kapıyı açarsan her türlü yobaz, cahil, katil "yaptım bir cahillik" diyebilir. ki diyorlar, çünkü belli bi tolerans var. internetteki bilgi kirliliğini kendi yoz kafasını aklamak için kullanan insanın açıkça aşağılanmasını makul görüyorum. wikipedia benzeri son derece basit ve kullanışlı kaynaklar varken yahoo answer, ekşi duyuru gibi söyleyenin kim olduğu belli olmayan insanlardan hayatı öğrenme gayreti insanı komik duruma düşürüyor.

bir de, demişin ki "ekşi sözlük hani.." abi bırak allahaşkına, ne hanisi? sokaktaki adam'dan kötü durumda, sokaktaki adamlarla konuşsan bu denli pervasız konuşamazlar. arada bir düşünüp konuşurlar. ekşi son birkaç yıldır çöpten farksız değil. nerde kaldı oradaki eşcinsellik tartışmalarını kale almak

@snowflake,

komik olan şu ki, burada, benim söylediklerime muhalefet etmek için parmaklarını yorduğun hususulara cevabım yine yazdığım metinlerde. aynı şeyleri defalarca yazmaktan hoşlanmıyorum, kusuruma bakma. yazmak tabii güzel bir uğraş, onun da yeri var. daha çok okuyup, metni anlama kabiliyetini geliştirmenin yerinde olacağını düşünüyorum.

3 ve 8 duyuru aşağıya bak.

buranın ilk 2 sayfasına ve sözlükteki konser başlığına bak. istemediğin kadar var.

sorunun cevabını bilmiyorum fakat kendi fikrimi yazmak istedim kızmazsın umarım.

oncelıkle ortak olmamaları dogrumudur yanlıs mıdır bilemeyeceğim fakat senin bu dusuncene hayran kaldım yeterınce paran varsa yaptır ama sırf bır ınat ugruna olacaksa gerek yok bence saygılar

www.onikibilgi.com

Burada yazdığına göre ev için asansör sistemi 20-25 bin lira gibi bir fiyata mal oluyor. Sen 4. kata kadar çıkartacağına göre evi satıp müstakil bir eve yerleşmenin daha mantıklı bir hareket olacağını söyleyebiliriz.

Schindler, kone, otis, valter gibi firmaları arayarak durum hakkında bilgi verseniz buradan daha doğru bilgilere ulaşırsınız. (ilk ikisi pahalıdır, sonuncusu diğerlerine göre ucuzdur.)
Bu arada emin değilim ama statik/mimari/elektrik projelerle ile ilgili bir değişiklik olması gerekirse -ki bence gerekmeli, belediyeden onay alınması falan da gerekecek. (Asansör boşluğunun etrafında taşıyıcı (betonarme) duvarlar olması gerekir, elektrik hattı, vb. işler falan)
Durumu önce firmalarla görüşürseniz oradan yönlendirebilirler belki.

Bildiğim bir işyeri aynen sizin durumunuzda. Dört katlı binanın dördüncü katındalar ve diğer komşular asansör istemiyor. Binada asansör boşluğu, hatta her katta girişleri zaten mevcut. (bu girişlerde görünüm amaçlı ahşap kapılar var.) Bir tek asansör mevcut değil. Bu işyeri de diğer komşuları kabul etmediğinden sadece kendi katlarında duracak şekilde asansör yaptıracaklar en kısa zamanda. Yani demem o ki, paranız varsa yapılabilir tabii ki.

Sadece 4. katta duran asansoru sadece 4. katta oturan kullanmaz ki. 2. katta oturan adam bile yuruyerek iki kat asagi inmek iki kat yukari cikmaktan daha kolaydir diye asansorle 4. kata cikip kendi katina iner. Daha bunun 3. kati var, 5. kati var vs.

En ideal cozum bence asansor kapisina sadece sizin bildiginiz bir sifre, ya da anahtari sadece sizde olan bir kilit koymak. Deger mi bilmem tabi ugrasmaya.

yapabilirsin. 4. kata normal bir asansör 35bin civarı tutar. fiyat fazla geliyorsa yük asansörleri çeşitlerine bak

öncelikle merdiven daha sağlıklıdır. asansör tercih etmemeye çalış. sadece zeminle senin kat arasında çalışan bir asansör yaptırman mümkündür. üstten aşağıya inmelerini engellemek için yazıldığı gibi şifre kullanabilirsin. evini satıp üzerine 25-30 bin ekleyip (asansör maliyeti) asansörlü başka bir eve taşınman sanki daha bir mantıklı olabilir.

easytronic hakkında detaylı teknik bilgim yok ancak opel'in tam otomatik vitesini kullanıyorum ve çok memnunum. çamlıca'nın en dik yokuşlarında dahi zerre kaydırmadan kaldırıyorum aracı.
easytronic sistemin, farklı ve sorunlu bir sistem olduğunu sözlükte okumuştum. akabinde easytronic corsa kullanan bir arkadaşım yokuşta aracı kaldıramamıştı.

easytronic dediğin hem düz hem otomatik olansa; alma. uzak dur. opel corsa'nın bu modelini kullanmıştık, evlerden uzak. ayrıca dünyanın en gereksiz icadı herhalde bu easytronic.

yarım otomatik vites deniyor bunlara.geçen sene bende araştırmıştım.vites değiştitirken debraja basman gerekliydi sanırım.yanılıyor olabilirim.ford ve vw'ların yarım otomatikleri daha iyiymiş.

otomatik vites teknolojisine her firma kendine gore bir isim takiyor. kimisi triptronik kimisi easytronik vs. Opel otomatik şanzınını yakın zamanda yeniledi. Su anki easytronik o sikayet edilenle ayni degil. Eger alacaginiz debriyajsız tam otomatik bir arabaysa guvenebilirsiniz. Bizim corsadakinden gayet memnunuz.

çok konforlu değil. ama ben memnunum. yolda kalma vs gibi bir sorun yok, taş gibi.

açıkçası ben de çok merak ediyorum 150 kiloluk götleriyle neden öyle giyiniyorlar. iğrenç göründüklerinin farkında değiller mi? ben azıcık kiloluyum diye ne giyeceğimi şaşırıyorum ulan.

abi genel anlamda doğru demişin de, bir de onları düşün. kadın senin göz zevkine göre değil, rahat ettiği şekilde giyiniyor. çünkü 100 kiloluk bir kadının başka seçeneği olmayabilir. kilolu diye öyle deme ayıp.

br de şöyle düşün, kadın 100 kilo, pantolon giyse rahat edemez, e tayt çok rahat bir giyecek ve o da rahat olanı seçmiş.
kilolu insanların durumları çok zor arkadaşım, bir de onlar açısından düşün. kilo versin mi? evet versin, hem sağlığı için, hem görüntüsü için versin ama bu durumdayken böyle yüklenmek çok acımasızca bence.

sadece genç tikiler için konuşsan alnından öperdim.

edit: genç demişim öküz gibi, "normal kilolu tikiler" demem gerekiyordu.

Bende şişmanım şişmanlıkla ilgili bir şey demiyorum.Ama böyle göbeğim varken de çok sevdiğim eski t-shirt ümü giyemiyorum.Neden mi çünkü göbek değili alttan gözükecek ve kıllı bir yapıyla insanlar karşı karşıya gelicek.Neden böyle bir göz ziyafetsizliğine bırakayım ki insanları ? sanırım şimdi anlaşılmıştır kiloya takılınmadığını.
Bu özgüven nerden gelmekte ? Herşeyin fazlası zarar.

Türk kızları fedakadır,sadıktır,tam bir annedir,aldatmaz,yemek,temizlik,bulaşık elinden her iş gelir.Çalışkandır,aynı anda hem full-time bir işte hem de full-time evde çalışabilir. Tamam fıstık gibi bir Kuzey ülkeli hatun gibi güzel değildir,göze hitap etmez ama bir İspanyol,bir Güney Amerika kadını(güzellerini tenzih ederim) kadar da çirkin değildir.
Üstelik egosu fazla kabarık Türk erkek yaratığı malesef sadece Türk kızı ile anlaşabilir.Çünkü sadakate önem verir,hizmet görmeyi sever. Bunu da ancak Türk kadınından görür başka da kimseden göremez..Türk erkeği Türk kadınına beğense de beğenmese de muhtaçtır..Bitmştir.Teşekkürler

Efendim olay sadece giyim tarzı değil,sadece tetikleme etkisi için yazdım örneklerden bir tanesi sadece.

Genel olarak çok havalı gözükme çabaları var.Özellikle bölgeden bölgeye de değişebiliyor bu durum.İstanbulda örneğin o kadar çok sevgilisi olmayan,yanlız,toplu dolaşan sap erkek çoğunluğu var ki bu tipler yolda ego dağıtmakta.Düşünün 4 erkek yolda giderken 1 kızı görüyor.Bayan olması onlar için yeter sebep anında laf atılıyor bişeyler yapıyolar falan kızdaki ego 50 iken bir anda 90 a çıkıyor.Neden bu kadar gaz almaya müsait bir yapımız var türkler olarak ? Bunun tam tersi de olabilirdi.Kızlar çoğunlukta erkekler azınlıkta olsa belki de farklı konuşacaktık...Ama insanın da kendisini bilmesi lazım biraz da alicenap olması gerekir.
Yüzüne biraz makyaj yapıp iki ruj süren o bölgenin expert dişisi zannediyor kendisini.Ama canada da öyle güzel kızlar görmüştüm ki hiç böyle bir hava yok.Normal insan muhabbet et bilmemne...Kültür desen var,zeka desen var,güzelliğe bişey demiyorum...Yani olması gereken bu aslında yanlış mı düşünüyorum ?

Kilosuyla prototip yaratmaya calisan turk erkegine az bile...Kicinizdan genelleme uydurmayin.

bence kendini bir halt sanıp herkesi ağzına her geleni söyleyerek eleştirme hakkını gören erkekler kadar yüksek değil türk kadınının egosu. kendilerine bakmayıp yanlarındaki insanın adriana lima olmasını isteyen adamların ülkesi burası.

en başta demiştim "no offense" diye..hala üzerine alınanlar var.türk kadınınında olan diğer bir özellikte ne olursa olsun kolay kolay hemcinslerine laf söyletmezler..

bence türklere özgü bir durum bu, kadınıyla erkeğiyle.

bu uydular aynı düzlemde değil mi? hepsinin frekansının işlemesi lazım. benimkinde de türksat 1c yazıyor ama gösteriyor (vestel 840ci, 3a uydusu açılmamıştı o zaman). göstermeyen kanal yok bende (hd yayınlar hariç).

saatlerdir dolanacağına tv8'in web adresine gitseydin bu kadar helak olmazdın

olmadı yine

Tv8'in yeni frekansi yaz, gugildan ogren. Olmadiysa bir daha dene, ikincide oluyor.

1-çok değişkendir bu durumlar. ancak en azından m2'si 1000tl'den aşağıya gelmeyecektir emin olabilirsin.
2-dışı için m2'si 1000,içi için de 1000 tl diye düşünebilirsin en azından.

bak bu sefer soldaki iyi olmuş.

oran orantı konusuna dikkat edebilirsin( soldaki desende leğen kemiği ile diz arasındaki mesafe ve leğen kemiği boyun arasındaki mesafe aynı olmalı yani dizini çenenin altına çektiğini düşün). saçlar başta olmak üzere 3 boyut etkisi belli olmalı: bunu sadece tek bir çizginin valör etkisiyle ya da tarama tekniği üstüne çalışarak yapabilirsin.

saçları o şekilde tarama. modelleri tam yandan ya da tam önden görmemeye çalış, hafif açılı olsun. çalışmaya devam.

önden görmek daha zor. her açıdan çalışmam gerekiyor. hocamız saç önemli değil. tarama yeterli diyor?

olmamış. çizgilerin çok mekanik ve kasıntı

soldakinin göğsü olmamış, iman tahtası kısmında senin sıkıntın oluyor hep bu yan duruşlarda. kürek kemikleri yok, dümdüz. dolayısıyla göbek de yukarıdan başlamış.
bence sağdaki daha başarılı. hem de gayet iyi, ağırlığı, duruşu...

soldakine "memintolar tombiktoymuş" diyebilmek istiyoruz hepimiz, ama değil. kusura bakma, bizimle deyılsın

soldakinde belden aşağısı ile belden yukarısı arasında orantısızlık var gibi,
bacaklar,ayaklar,kalça(hatta kollar) daha büyük bir insana ait gibi duruyor

saçta formu vermen yeterli. seninkinde 2 boyutlu durmuş saçlar, çalakalem koyuya boyama zorunluluğun yok onu demek istiyorum. er-art'a mı gidiyorsun?

güzel sanatlara hazırlandığını varsayarak sana şu tavsiyelerde bulunayım; koyu renkli objeleri koyu ile tarama. 3 boyut herşeydir ve çok önemlidir. El, ayakkabı gibi şeyleri detaylı çizmek çok sinir bozucu olsa da onları detaylı çiz ama kontür kontür yapma. Figürde bazı pozisyonları sürekli çalışarak eline ezberlet, illa ki sınavlarda figür çıkacak. Figürü de obje gibi gör, ezberden insan çizme.

nevizade

nevizade elbet.

illa şampiyonluk kutlamasına katılmak istiyorsan avrupa yakası kriterinden vazgeçip, anadolu yakasına geçmen yeterli. muhtemelen beykozdan tuzla'ya kadar karnaval yerine dönüşür.. :)

www.eksiduyuru.com

böyle bir şey benim de başıma gelmişti. bir apartman toplantısında oraya eşya koyarsak farelerin ve haşeratın daha kolay üreyeceğini anlatmıştım, hak verip kaldırmışlardı, ama anlamayan biriyle karşılaşırsanız çoğunluk sağlayıp da ikna edebilirsiniz.

kat mülkiyeti esas olan taşınmaz üzerindeki ortak malların hepsinde eşit hisseye sahipsiniz. ben koydum oldum olayı yok. başkasının hakkını çiğnemediği sürece kullanımda özgürsünüz.

@angelofdeath,
tamam eşit hisseye sahibiz, gelsin arabasını koysun, ona bir şey demem. Ama o eşya koyduğu için ben arabamı koyamıyorum.

her daireye tahsis edilen bir park yeri söz konusu mu kapalı garajda?

@cakabo,
maalesef öyle değil. 8 daire var apartmanda, garajın boş halinde ise en fazla 3 araba sığar. Ama şu an bu eşyalar yüzünden araba girmiyor.

kullanım amacı nedir? projede ne olacak belirtilmiş o alan?
olayı tamamen teknik ve hukuki boyuta taşımak isterseniz yardımcı olabilirim =)

ama yok komşuluk ilişkileri içinde çözmek (ev sahibi iseniz daha hayırlı) isterseniz santiago nasarın önerisi de oldukça makul. yöneticiyle konuşun ilk toplantıda dile getirin bu durumu.

abı ozaman ınsan gıbı anlat derdını arabamızı koyacagız esyalarınızdan dolayı koyamıyoruz de bı bakalım ne dıyecekler

orası ortak kullanım alanıdır. ayrıva yerleri palaşmış olsanız bile her daire kenine ait bölüme araba yerine eşya dahi koyamaz. velevki aksi kararlaştırılmamış olsun veya apartman yönetim planına işlenmiş olsun. kaldırtma hakkınız tek başına var yani.

8 dairelik yere 3 araba sığdığından zaten araba konusunda sıkıntı yaşanacaktır. ya araba konmayacak ya da dönüşümlü park edilecektir, sanırım. yani ne demek istiyorum; yönetimle konuşup, araba park edilmeyecekse 8'e bölünmeli, park edilecekse de eşyalar kaldırılmalıdır. eşya koyan adama doğrudan yapabileceğiniz bir şey olamaz, diye düşünüyorum. yönetimle ilgili bir durum bu.

Yasak.Eşya koymak için yapılan alanlara da -sığsa bile- araba konulamaz.

geçmişsin işte.

üfff savcılığa ver hemen böye alenen küfür mü edilirmiş ya.
bu arada hayırlı olsun,girdi ayağına altmetin olarak notları göstermen de gözümden kaçmadı=D

tebrikler

benim en düşük notum 90 dı.

sübliminal mesaj.

motordan 83 almış püüüü..hayırlı uğurlu olsun ama trafğe çıkmak için acele etme olur mu.

motoru bile 94 le geçmiştim ben, ehh seninki de fena değil girmemiş en azından hadi hayırlı olsun :D

benim hepsi 100dü yaa yazık

ilk yardımı barajla geçen tek insan benim herhalde. hey maşallah herkes bi 90 100

İlk geçerli yanıtı veriyorum: Sınava girdiğinizi belirtiyor.Doğrusu "Geçerli" yazılmasıydı.Girmeseniz sol yanında notlar gözükmez zaten.

ileride sağlam ısırır ve bunu oyun zanneder ama senin elin kopar. yumusak sev :/

bir pitbull al kendine her türlü fanteziyi yaşatır o sana

ohaaa aile için hayvani ensest ilişki.kardeşim normal sev hayvanı.köpekten daha fazla vahşileşmeye gerek yok.

edit:ya sev ya terk et. :D

edit2:saçmalama modundayım kusura bakmayın :D:D:D:D:D:D::D:D

çok fazla sert sevmeyin, hayvan hırçınlaşmasın büyüyünce.. mazaallah psikolojisi bozulur :) gerçi küçük mü bilmiyorum ama yine de dikkatli davranın. ancak, o oyun olduğunu biliyordur merak etmeyin :) canı yanarsa da oyunu devam ettirmez, bi gider yapar sonra uzaklaşır normalde.

yumuşayın.

o zaman sende sert davranma amk.

aaaghhh ısır hırla, göbeğe dal, kulak çekiştir, iki bacak üstünde yürüt. köpüşler genelde hoşlanır sert oyunlardan. tarzından anlayabilirsin. ama şakayı kaka yapma, yenmesine izin ver arada, arada da sen üstün gel. çok hırslandırma, ayarını bil. ama umarsızca dal! mesela eğer kıyafet vs çekiştirmece oynayacaksanız sen bırakmasını istediğin an bırakmalı, iki etmemeli. öyle bir ayarda tutmak gerek. yani olay fiziksel bir hadise değil tümüyle psikolojik savaş, bunu unutma :)

Konu sertliğe gelirse o kazanır, dikkatli olun.

(bkz: tuborg gold)

gecen sezonu dusunup buna da sukur demek en mantiklisi (galatasarayliyim)

Offf bende üzüldüm, geçen 4-2 biten maç, nasıl olurda berabere biter lan.

banko maç diye parayı bastım.

yarın biz yenilcez merak etmeyin (fenerbahçeliyim)

yarın mesaj atarsın bana ;)

fener'in şansını kabul etmek lazım. boşver, seneye olursunuz şampiyon, o kadar mühim değil (takımsızım).

oyuncular siklemiyo da sen mi siklicen. bırak salla. adam maç bitiyo,yeniliyo, dünya umrunda değil.

taraftarın da profesyoneli lazım :)

not: bi zamanın fanatik galatasaraylısı

aynı durumdayım.sigara içiyosan ucuca ekle biraz unutturuyo.ayrıyetten yorumları izleme başka işlerle uğraş ne biliyim kitap oku,film izle.gerçi sen yapabiliyo musun dersen yok maratonu izliyorum.

geçen sezon ne yaptıysan aynısını yap

img220.imageshack.us

haklısın panpa valla,ts bir tek kendi kalesine şut çekmediği kaldı maç boyu ama Topun bile onuru varmış bunu gördük. Olmayınca olmuyor.

O değilde tribünleri boş gibi gösteren 3D pankartınız 10 numaraydı...

geçen sezonlarda ne yaptıysan aynısını yap; bursaspor'un şampiyonluğuna sevinen fenerbahçelileri izle.

etiketin altında yazmıyor mu?

nemlenir, kuru yerde sakla.

suyun altına tut sararıyorsa bayattır

istanbuldaysanız 7 gün 24 saat

0 212 636 19 57 arayarak öğrenebilirsiniz.

ben fanatizmi ve hatta holiganizmi de severim. tabii holiganizm denilen şey şimdi kahpeliğe döndü o ayrı mevzu.

bunun dışında aidiyet duygusu iyidir, aynı anda sevinmek üzülmek falan. ciddi dostlar da kazandırabilir.

ama futbolu gözleri kör etmek için kullanmaya çabalayanlara karşı da uyanık olmak gerek. her derbi maç zamanı gelen zamlar en basit örneği mesela.

ya onun dısında nasıl bır bakıs acısı adam gıdıyor ınsan dolu otobusun camlarını krıyor yagmalıyor fln nası bır zıhnıyet bu takım ıcın neler yapıyor nasıl bırmantık amac ne yanı ne kazandırıyor adama?cahıllıkten baska bırsey degıl bana gore.

eskiden fanatik değil ama tutkulu bir taraftardım artık sadece önemli maçları(takım farketmeksizin) izliyorum, tuttuğum takım kazanınca seviniyor üzülünce takmıyorum.
Futbol eğlence için olmalı eğer hayatta bundan fazla yer tutuyorsa aslında o futbolla doldurduğumuz boşluğun nelere ait olması gerektiğine bakmak gerekir diye düşünüyorum.

bir dönem kendini özdeşleştirip kimlik bakımından nemalanabilirsin de, sürekli fanatizmi anlayamıyorum. hele ki şu şike davalarında takım taraftarlarının birbirlerine hakaret etmelerini, bilmeden etmeden birbirlerini yargılayıp asmalarını hiç anlamıyorum. ulan zaten yöneticilerinin kıçının umrunda değilsiniz, adamlar kendi kendilerine tiyatro oynuyor, takım yöneticiliğinden kendine iş alanı yaratmaya uğraşıyor, sen de gidip yürüyüş, kavga, yok bizim takım en büyüktür, halktır, vs. falan filan. tuhaf.

futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbol adam bıçaklamaktır.

takım tutmuyorum
fanatiklerden nefret ediyorum
maç arada izliyorum kim kazanmış kim kaybetmiş sikimde olmuyor
stada gidip o kadar para bayılmam evimde izlerim izlersem
tüm milletin anası sikiliyor kimsenin umrunda değil ama bir takım haksızlığa uğrayınca tüm insanlar birleşiyor falan
hiç sevmediğim şeyler
şike hep vardı her zaman da olacak
bu kadar para dönen bir sektörü boş bırakırlar mı zannediyorsunuz
futbol maçları dizilerden farksız hatta türk dizilerinden bile daha vasat kurguları var
bana göre daha düzgün eğlenceler daha iyi daha mantıklı sporlar var
futbolla ilgilenmeyen erkek ibnedir diyenler de orospu çocuğudur